TCMB Başkanı Karahan: Enflasyon aslında bir virüs gibidir
TCMB Başkanı Karahan, hissedilen enflasyonun özellikle gıda ve kira kaynaklı olduğunu belirterek, kira artışlarının yüzde 4'ün altına indiğini ve konut arzı artışının enflasyondaki düşüşü destekleyeceğini söyledi.
Karahan, uzun vadeli faizlerin Merkez Bankası kararlarından ziyade enflasyon beklentileriyle belirlendiğini söyleyerek, "Politika faizi düşerse piyasa faizleri düşer algısı her zaman doğru değil. Beklentiler bozulursa faizler artabilir" dedi.
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) Başkanı Fatih Karahan, "Para Politikası ve Makroekonomik Görünüm" başlıklı canlı yayında değerlendirmelerde bulunuyor. Karahan, konuşmasında para politikasının seyrine, enflasyon görünümüne ve önümüzdeki döneme ilişkin beklentilere yönelik mesajlar verdi.
Brüt rezervlerde son dönemde 80 milyar doların üzerinde artış kaydedildiğini belirten Karahan, rezervlerdeki artışın büyük ölçüde yurt içi kaynaklardan geldiğini vurgulayarak, "Türk lirasına güvenin tekrar tesis edilmesiyle birlikte vatandaşlarımız dövizlerini bozdurdu. Bu bozdurulan dövizleri rezervlerimizde biriktirdik ve rezerv pozisyonumuzu düzelttik" ifadelerini kullandı.
Kur Korumalı Mevduat'ta (KKM) da büyük bir mesafe katetildiğini belirterek iki yıl önce yaklaşık 140 milyar doları aşan bakiyenin ciddi ölçüde gerilediğini söyledi.
Karahan, TCMB'nin en önemli önceliğinin dezenflasyon ve fiyat istikrarı olduğunu vurguladı. "Hedefimiz tek haneli enflasyona iniş ve daha sonra yüzde 5'te enflasyonu sabitlemek. Bugüne kadar politika etkisi çok net, öncelikle enflasyonu yüzde 75'te sınırladık" dedi.
Enflasyon sürecini "virüs" benzetmesiyle değerlendiren Karahan, "Enflasyon aslında bir virüs gibidir, reçetenin etki etmesi bünyeden bünyeye değişiyor" açıklamasını yaparak sürecin farklı dönemlerde farklı hızlarda ilerleyebileceğini ifade etti.
Ekonomide talep koşullarının değiştiğini belirten Karahan, önceki dönemde büyümenin büyük ölçüde özel tüketim ve ithalat kaynaklı olduğunu, bunun sürdürülebilir olmadığını söyledi. "Özel tüketimin çok güçlü olduğu bir ekonomi söz konusuydu ve yatırımlar nispeten daha zayıftı. Dolayısıyla sürdürülebilirlik anlamında çok sürdürülebilir bir büyüme değildi" değerlendirmesinde bulundu.
Mevcut durumda talep koşullarının dezenflasyonla uyumlu olduğuna dikkat çeken Karahan, tüketim malları ithalatının düştüğünü, hizmet üretim endeksinin yatay seyrettiğini ifade ederek "Ciddi bir dengelenme söz konusu" dedi.
Hissedilen enflasyonun en önemli iki faktörü: Kira ve gıda enflasyonu
Karahan, kamuoyunda sık tartışılan "hissedilen enflasyon" konusuna da değindi. "Hissedilen ve ölçülen enflasyon aynı şey değil" diyen Karahan, her ürünün fiyatının aynı oranda artmadığını vurguladı. Vatandaşların özellikle gıda ve kira gibi sık tüketilen kalemlerdeki fiyat artışlarını daha fazla hissettiğini söyledi.
Kira enflasyonunun bir süredir katılık gösterdiğini belirten Karahan, aylık kira artışlarının uzun süre yüzde 4'ün üzerinde seyrettiğini ancak artık yüzde 4'ün altına indiğini açıkladı. "Enflasyonda düşüşün bir kısmı kira tarafından gelecek" değerlendirmesinde bulunarak, konut arzını artırıcı önlemlerin orta vadede fiyatları destekleyeceğini söyledi.
Hizmet enflasyonuna ilişkin olarak Karahan, son bir yılda yüzde 70'li seviyelerden yüzde 44'e gerileme olduğunu aktardı. Bununla birlikte eğitim ve kira gibi kalemlerde fiyatların geçmiş enflasyona endeksli olması nedeniyle düşüşün daha yavaş gerçekleştiğini ifade etti.
Enflasyon beklentilerindeki sapmanın en önemli nedeninin gıda fiyatları olduğunu söyleyen Karahan, "Bu sene yaşanan zirai don ve kuraklık dezenflasyon yönündeki algıları etkiledi" değerlendirmesini yaptı. Eğitim ücretlerinin de yıllık fiyatlama nedeniyle enflasyonu yukarı çektiğini belirtti.
Karahan: 'Politika faizi düşerse piyasa faizleri düşer' Bu doğru değil
Faiz aktarım mekanizmasına ilişkin konuşan Karahan, piyasalarda yaygın olarak kabul gören "Politika faizi düşerse piyasa faizleri düşer" algısının her zaman doğru olmadığını söyledi. "Beklentiler bozulursa faizler düşmeyebilir hatta artabilir" dedi.
Karahan, politika faizi ile piyasa faizleri arasındaki ilişkinin dönem dönem ters yönde işlediğini hatırlatarak, "Politika faizi düşerken piyasa faizlerinin düşmediği bir dönem de yaşadık" ifadelerini kullandı. Bu süreçte enflasyon beklentilerinin bozulmasının belirleyici olduğunu belirtti.
Son dönemde yapılan indirimlerin piyasaya yansıdığını söyleyen Karahan, "Ağırlıklı ortalama fonlama maliyeti 9,5 puan aşağı geldi. Kredi ve mevduat faizleri de yaklaşık 11 puan geriledi" dedi.
Türk Lirası'nın bankacılık sistemindeki payını arttırmak için bankalara bir miktar Türk Lirası mevduatlarını arttırması yönünde hedefler koyduklarını söyleyen Karahan, bankaların Türk lirası mevduat hedeflerini tutturmakta zaman zaman zorlandığını ifade etti.
"Kurun baskılanması kesinlikle söz konusu değil"
Karahan, döviz kuru politikasına ilişkin olarak da önemli mesajlar verdi. "Döviz kurunda herhangi bir seviye hedefimiz söz konusu değil, kurun baskılanması kesinlikle söz konusu değil" diyen Karahan, fiyatlama davranışlarının rezerv yapısı ve beklentiler üzerinden şekillendiğini ifade etti.
Altındaki küresel fiyat artışlarının yurt içinde en az 100 milyar dolarlık bir servet etkisi yarattığını belirten Karahan, bu etkinin talep üzerinde zaman zaman faiz kararlarından daha güçlü bir rol oynadığını söyledi.
Karahan, uzun vadeli kredi faizlerinde belirleyicinin Merkez Bankası kararlarından ziyade enflasyon beklentileri olduğunu vurgulayarak, "Parasal aktarımın sağlıklı çalıştığını düşünüyoruz. Önümüzdeki dönemde piyasa katılımcıları anketleri enflasyonla mücadelede daha belirleyici olacak" dedi.
Karahan, hem kısa hem de orta vadeli göstergelerin dezenflasyonun devamına işaret ettiğini belirterek değerlendirmelerini tamamladı.