TCMB Başkanı Karahan: Ana eğilim göstergeleri dezenflasyon sürecinin yavaşladığına işaret ediyor
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Başkanı Fatih Karahan TBMM Plan Bütçe Komisyonu'nda gerçekleştirdiği sunumda enflasyonun seyrine ilişkin mesajlar verdi.
Karahan sunumda ""Ana eğilim göstergeleri dezenflasyon sürecinin yavaşladığına işaret ediyor" ifadelerini kullandı.
Plan ve Bütçe Komisyonu'nda yaptığı sunumun ardından milletvekillerinin sorularını yanıtlayan Merkez Bankası Başkanı Fatih Karahan, "Enflasyon konusunda sebepten bağımsız olarak sorumlu kurum biziz" dedi.
Karahan yastık altı altın ile ilgili olarak da, "Daha önceki bir konuşmamda da fiyat istikrarının yastık altı altın talebini azaltacak en önemli unsurlardan biri olduğunu ifade ettim" dedi.
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Başkanı Fatih Karahan medyan enflasyonda ana eğilimin yüzde 26 civarını ima ettiğini belirterek “Bu seviyeler mevcut tüketici enflasyonu olan yüzde 33,3’ün altında olsa da, bize dezenflasyon sürecinin yavaşladığını gösteriyor” dedi.
TBMM’de Plan Bütçe Komisyonu’nda sunum yapan Karahan dezenflasyonun yavaşlamasında gıda, enflasyonun seviyesinde hizmetin öne çıktığını belirtti.
Karahan'ın öne çıkan mesajları şunlar oldu:
Sıkı para politikamızın sonuçlarını kademeli bir şekilde almaya devam ediyoruz.
Yurt içi talep yavaşlama seyrini sürdürürken talep koşulları dezenflasyonist düzeyde seyrediyor. 2024 yılı haziran ayından bu yana devam eden dezenflasyon süreci yavaşlasa da atacağımız adımlarla enflasyonun ara hedeflerle uyumlu şekilde seyretmesini sağlayacağız.
Fiyat istikrarının sağlanması amacı doğrultusunda aldığımız mesafeyi önemsiyoruz. Önümüzdeki dönemde de tüm para politikası araçlarını kararlılıkla kullanmaya devam edeceğiz.
Küresel enflasyona ilişkin riskler tamamen ortadan kalkmış değil. Merkez bankaları faiz indirimlerini bu riskleri de dikkatle gözeterek sürdürüyor.
Sıkı para politikamızın hedeflenen bir sonucu olarak, talep kompozisyonundaki dengelenme devam ediyor. Önceki yılların aynı dönemleriyle kıyasladığımızda, 2025 yılının ilk altı aylık döneminde toplam tüketimin yıllık büyümesinin yavaşladığını, toplam yatırımların büyümesinin ise arttığını görüyoruz.
Bildiğiniz üzere, talebi yakından anlamak için satış ve tüketim göstergelerini düzenli şekilde takip ediyoruz. Ve bu göstergelerin de normal eğilimlerine kıyasla hangi düzeyde olduğunu anlamamız önem taşıyor. Bunun için, bu serileri trendden arındırıp inceliyoruz.
Dezenflasyonda yavaşlama vurgusu
Eylül ayında yıllık tüketici enflasyonunda bir yükseliş gördük. Bu seyirde, gıda ile hizmet fiyat gelişmeleri öne çıktı. Nitekim aylık hizmet enflasyonu okula dönüş etkisi öncülüğünde yükselirken, gıda fiyatları üzerinde arz yönlü unsurların etkisini hissettik.
Hizmet grubundaki dinamikleri yakından incelediğimizde, zamana bağlı fiyat belirleme ve geçmiş enflasyona endeksleme eğilimi yüksek olan kalemlerin hizmet enflasyonundaki ataleti artırdığını görüyoruz.
Nitekim, son bir yıllık dönemdeki enflasyon gelişmelerine baktığımızda; eğitim ve kira kalemleri öne çıkıyor. Lokanta-otel gibi talep koşullarına duyarlılığı yüksek olan hizmet alt kalemlerinde ise görece ılımlı fiyat artışları söz konusu.
Kira enflasyonunun, deprem ve kentsel dönüşüm gibi konut sektörüne özgü arz yönlü unsurların da etkisiyle, öngördüğümüzden daha yüksek seyrettiğini not etmemiz gerekiyor.
Yıllık enflasyon, son 12 aydaki aylık değişimlerin bileşimi olması nedeniyle, bünyesinde geçmiş yüksek artışları da barındırabiliyor. Bu nedenle enflasyonun yakın dönemdeki seyrini anlayabilmek amacıyla, ana eğilim göstergelerinin son üç aydaki gelişimini inceliyoruz.
Son üç aydaki yıllıklandırılmış ana eğilimi hesapladığımızda, takip ettiğimiz altı göstergenin ortalaması, yüzde 28 seviyelerine işaret ediyor.
Tahmin performansı görece daha iyi olan medyan enflasyon ise ana eğilimin yüzde 26 civarında olduğunu ima ediyor. Bu seviyeler mevcut tüketici enflasyonu olan yüzde 33,3’ün altında olsa da, bize dezenflasyon sürecinin yavaşladığını gösteriyor.
"Enflasyon beklentileri gerileme kaydetmekle birlikte yukarı yönlü risk oluşturuyor"
Dezenflasyon sürecinde, enflasyon beklentilerinin seyri de büyük önem arz ediyor. Enflasyon beklentilerinin sektörler genelinde gerilediğini izliyoruz.
Beklentiler, iyileşse de halen enflasyon tahminlerimizin üzerinde seyrediyor. Bu yönüyle beklentiler, dezenflasyon süreci açısından risk unsuru olmaya devam ediyor.
"Fiyat istikrarı sağlanana kadar sıkı para politikası duruşu sürdürülecek"
Fiyat istikrarı sağlanana kadar sıkı para politikası duruşunu sürdüreceğiz. Son Enflasyon Raporunda, veri akışına bağlı olarak revize edebileceğimiz “enflasyon tahminlerimizin” yanı sıra, ara hedeflerimizi de açıklamaya başladık.
Bu ara hedefler, enflasyonun orta vadeli hedefimiz olan yüzde 5’e gittiği süreçte, daha kısa vadelerde ulaşmayı taahhüt ettiğimiz yıl sonu enflasyon düzeyleridir.
Ara hedeflerimizi rapor dönemleri arasında olağanüstü gelişmeler olmadığı sürece değiştirmeyeceğimizi kamuoyu ile paylaştık.
2026 ve 2027 yılları için enflasyon ara hedeflerimizi sırasıyla yüzde 16 ve yüzde 9 olarak belirledik.
Enflasyon görünümünün ara hedeflerden belirgin bir biçimde ayrışması durumunda ise, para politikası duruşumuzu sıkılaştıracağız.
"Enflasyon konusunda sebepten bağımsız olarak sorumlu kurum biziz"
Plan ve Bütçe Komisyonu’nda yaptığı sunumun ardından milletvekillerinin sorularını yanıtlayan Merkez Bankası Başkanı Fatih Karahan, "Enflasyon konusunda sebepten bağımsız olarak sorumlu kurum biziz. Eylülde enflasyonda yükseliş gördük gıda artışı ve okula dönüş etkisiyle ortaya çıktı" dedi.
Karahan'ın çeşitli sorulara karşılık verdiği yanıtlar özetle şöyle;
Biz enflasyonla mücadeleyi bir maratona benzetiyoruz. Maraton koşarken hızınızda yol koşullarına göre farklılıklar olabilir. Dezenflasyon sürecinde de çeşitli sebeplerle bazen hızlandığımız gibi bazen de yavaşlayabiliriz. Önemli olan hedefe doğru kararlılıkla ilerlemeye devam etmek. Atacağımız adımlarla enflasyonun ara hedeflerimizle uyumlu olarak düşmesini sağlayacağız. Çünkü biliyoruz ki fiyat istikrarı sürdürülebilir büyümenin ve toplumsal refah artışının ön koşulu.
"Yastık altındaki altının etkisi 100 milyar dolarlı geçiyor"
Çeşitli kuruluşlara baktığımızda yurt içi ya da yurt dışı kuruluşlar benzer verileri kullanarak farklı yöntemlerle yaptığı analizlerde benzer miktarlarda tahminlere ulaşıyorlar. Daha yüksek olduğunu iddia edenler de var. Genel olarak 400-500 milyar civarı aralığında olduğu tahmin ediliyor. Son bir yıldaki fiyat artışının varlık etkisi 100 milyar doları geçiyor. Altın fiyatlarındaki artış da bu varlık etkisi kanalıyla tüketim talebini destekliyor. Bu yeni söylediğim bir şey değil. Bu konuya dair araştırmalarımız vardı. Bunu Mayıs ayında bir blog çalışmasıyla web sitemizde paylaşmıştık. Ben de aslında bu geçen hafta olan Hollanda'daki panelde bu bulguları paylaştım. Yeni bir iletişimde bulunmadım. Yaptığım konuşma hiçbir şekilde vatandaşlarımızı enflasyondan sorumlu tutmuyordu. Bilakis, fiyat istikrarının yastık altı altın talebini azaltacak en önemli unsurlardan biri olduğunu ifade ediyordum. Çünkü Türkiye'de bu kadar yüksek altın stoğu olmasının nedeni geçmişten gelen enflasyonist tecrübe.
"Mart'taki hareketlilik olmasıydı maliyet olmayacaktı"
2023 yılında 833 milyar ödeme yapılmjşl bu sene bakiye çok daha düşülk bir seviyeye geldi mart atındaki hareketlilik olmasaydı maliyeti olmayacaktı. İlk 9 aya baktığımızda KKM ödemeleri 43 milyar lira.
Carry trade işlemlerinde piyasa riski alınıyor kesinlikle bir kur garantisi söz konusu değil. buraya gelen yatırımcı da bu riski alarak geliyor yılbaşından bu yana carry trade getirisinde üst sıralarda değiliz.
"Konkordato isteyen şirketlerin payları sınırlı"
Konkordato talep eden firmaların ekonomik paydaları oldıukça sınırlı onların ticaret yaptıkları şirketlerine baktığımızda ciroda istihdamdaki payları nispeten sınırlı.
Bizim asgari ücretle ilgili herhangi bir yönlendirmemiz yok karar veren bir kurum değiliz.
"Manşet enflasyonun yüksekliği gıda fiyatlatından kaynaklandı"
Manşet enflasyonun yüksek olması gıda enflasyonun yüksek olmasının sebebi. Son döneme baktığımızda iklim koşullarının etkili olduğunu görüyoruz. Zirai don yaşadık ama meyve konusundaki üretimi etkilediği, için etkisini son dönemde gördük. Artan sıcaklıklara paralel olarak kuraklık derinleşti. Tahıl tarafında da arz yönlü sıkıntılar gördük tahıl etkilendiği zaman ekmek makarna fiyatlarını etkiliyor.